Nasıl ki suyun sabit bir şekli yoktur, savaşta da sabit şartlar yoktur. Taktiklerini rakibine göre değiştiren ve böylece kazanan cenetten çıkma bir komutandır
Sun Tzu, Savaş Sanatı
Toplam piyasa değerinin 9,74 milyar olduğu, orta sıra takımlarının bile elit seviyede teknik direktörler barındırdığı, temponun hiçbir zaman düşmediği bir ligde neredeyse üç günde bir maç yapan bir takım olarak rakiplere her maç nasıl dominasyon sağlayabilirsiniz? Sanırım bu sorunun cevabını Pep Guardiola, Manchester City’e geldiği günden beri veriyor. Guardiola’nın göreve başladığı tarihten bu yana 6 senede 4 kez şampiyonluk sevinci yaşayan ”maviler”, bu sene de lige çok iyi bir başlangıç yapan ve Guardiola’nın yakından tanıdığı Mikel Arteta’nın Arsenal’iyle şampiyonluk yarışı içinde. Manchester City üst üste 3. defa kupayı kaldıracak mı bilemeyiz, fakat rakiplerini bu süreçte çok zorlayacakları kesin. Peki bu takımı özel kılan ne ve neden maçların çoğunda maçı domine ediyorlar? Gelin Manchester City’nin bu sezonki bazı maçlarından yola çıkarak bu soruları cevaplayalım.
West ham 0-2 manchester cıty / 07.08.2022
Sahte bek. Gelenekselleşmiş bekin aksine top takımındayken kanatta değil orta alanda pozisyon alan sahte bekin benzeri rolleri her ne kadar futbol tarihi boyunca karşımıza çıksa da bu rolün modern futbolda ve elit seviyede ilk kullanımı Guardiola’nın Bayern Münih yıllarına dayanıyor. Almanya’daki rakiplerin kapılan toplarla hızlı bir şekilde rakip kaleye gidebilme becerisi Guardiola’yı böyle bir çözüme itmişti ve o zamanlarda Alaba ve Lahm gibi futbolcularla sahte bek kavramını bizlere tanıtmıştı.
İngiltere’ye geldiği günden beri bu rolü sık sık kullanan Guardiola, ligin açılış haftasında yine bundan faydalandı fakat maçın geneline sahte bekin defansif avantajlarından çok diğer bir yanı damga vurdu: rakibi manipüle edebilme becerisi. Yeni transfer Erling Haaland’ın ligde ilk kez sahne aldığı maçta kadrolar şu şekildeydi:
Henüz maçın 4. dakikasından itibaren J. Cancelo ve K. Walker’ın, Man. City topa 2. bölgede sahipken iç tarafa doğru geldiğini gördük. Burada ilginç olan şey, normalde takımlar 3. bölgede rakip bekleri kendi kanat oyuncularıyla iç tarafa çekip geniş bek oyuncularına alan açarlar. Manchester City ise alışılagelmişin dışında henüz oyun kurulumundayken rakip kanat oyuncularını orta alana pin’leyip (sabitleyip), kendi kanat oyuncuları Grealish ve Foden’a doğrudan pas kanalı açtı. Rakip bekin bu ve benzeri pozisyonlarda Manchester City kanatlarını agresif bir şekilde takip edememesinin nedeni ise De Bruyne ve İlkay’ın stoper ve bek arasında konumlanmasıydı. Bekin olası bir ileri çıkışında bu oyunculara alan kalacağından Grealish ve Foden maç boyunca sık sık topla buluştu.
Rakip bek Grealish ve Foden’ı takip ettiğinde ise diğer kanattaki kanat oyuncusu, West Ham’ın eşleşmeleri yapamamasından dolayı boş kaldı ve Manchester City maç boyunca sık sık bu durumdan diyagonal paslarla faydalanmaya çalıştı.
Grealish’ten Foden’a uzun top
Bekin çıkması sonucu ters kanattaki oyuncu yine boş
Bu dizilişin başka bir avantajı ise defansif güvenliği de sağlamasıydı. Yabancıların ”rest-defence” (hücum ederken savunma yapmak) olarak kullandığı bu tabiri dünyada en iyi uygulayan takımlardan biri Manchester City. Kısaca tanımlayacak olursak topa sahip olan takımın olası bir top kaybına henüz topa sahipken hazırlık yapması diyebiliriz. Birçok topa sahip olma ve gegen-press (karşı pres) takımının yararlandığı rest-defence bu maçta da karşımıza çıktı. Beklerini içeride konumlandıran Man. City aşağıdaki resimdeki gibi pozisyonlarda topu kaybetseydi 5 oyuncu ile hızlıca pres yapabilir veya rakibi daha az tehdit yaratabileceği kanatlara yönlendirebilirdi.
Bekler geniş yani rakip topu kazandığında hızlıca ortadan hücum edebilir
Bekler içeride yani rakip topu kaparsa sadece kanatlardan ilerleyebilir. Bu da rakibin, City kalesine gidebilmesi için katetmesi gereken mesafenin daha uzun olduğu anlamına gelir
Rodri bu pozisyonda topu kaybediyor
Manchester City’li oyuncular rakibi hızlıca kanada yönlendirip kontra atağı engelliyor
Manchester City’nin bulduğu penaltı pozisyonundan önce ise oyuncular arasındaki pozisyon değişimlerinin rakip takımın defansif yapısını nasıl bozduğunu gördük.
Cancelo kendi alanını terk edip İlkay’ın alanına giriyor
Oluşan boşluğu fark eden İlkay boş alanı dolduruyor
Soucek İlkay’ı takip ediyor fakat Bowen Cancelo’yu etmiyor ve Cancelo boş kalıyor
Rodri, Cancelo’yu topla buluşturuyor
Bowen, Cancelo’yu takip etmediği için Soucek, İlkay’ı bırakıp Cancelo’ya gidiyor ve İlkay boş kalıyor. İlkay pas opsiyonu oluşturmak için ileriye koşu atıyor ve topu alıyor
Haaland atletik yapısını kullanıp savunma arkasına koşu atıyor ve topla buluşup takımına penaltı kazandırıyor
Burada oyuncuların çevre kontrolü çok önemli zira İlkay, Cancelo’nun pozisyonunu terk ettiğini fark etmeyip, oluşan boşluğu değerlendirmeseydi böyle bir pozisyon oluşmayacaktı.
Düşmanın kendi taktiklerinden nasıl zafer üretilebileceğini çoğu insan anlayamaz
Savaş Sanatı
Manchester Cıty 4-0 Bournemouth / 13.08.2022
Sayısal üstünlük. Manchester City her ne kadar oyun felsefesinden hiçbir zaman vazgeçmese de taktiksel anlamda oldukça esnek bir yapıya sahip. Özellikle rakibin savunmasında boşluk bulabilmek için ön hattaki oyuncu sayısını rakibin savunmacı sayısına göre değiştiriyorlar. West Ham’ın 4’lü savunmasına karşı 3. bölgede 2-3-5 olarak dizilen City, bu maçta 5’li bir savunmaya karşı oynadı fakat +1 kuralından vazgeçmedi ve ön hattı 6 kişiden oluşturdu. Başka bir deyişle Guardiola’nın farklı rakiplere karşı farklı şekillerde sayısal üstünlük sağlamaya çalıştığını söylemek mümkün.
6’ya 5 sayısal üstünlükten dolayı Cancelo boşta
Mahrez sağ kanatta çizgide pozisyon alırken West Ham maçının aksine Cancelo solda genişlik veren oyuncu oldu. 6’lı hücum hattının arkasında ise Walker ve Rodri’nin stoperlerin önünde pozisyon almasıyla birlikte “dörtgen” şeklinde bir rest-defence yapısı oluşturan maviler savunma güvenliğini de bu şekilde sağladı.
2-2-6
Ev sahibinin ilk golü ise yine oyuncuların üst düzey çevre kontrolü ve boşluğu değerlendirebilme becerisinden geldi. Bournemouth’un katı 5-4-1 yapısını maç boyunca bozmaya çalışan City 17. dakikada bunu Cancelo’nun geri pasıyla başardı.
Cancelo’nun Ake’ye geri pasını Lewis Cook takip ediyor
Bunun sonucunda Bournemouth orta sahasında bir boşluk oluşuyor ve İlkay kendisini bu boşlukta konumlandırıyor
Ake, İlkay’a pas kanalı kapalı olduğu için topu Walker’a veriyor. Haaland’ın işaretlemesinden de gördüğümüz gibi Walker’ın İlkay’a pas kanalı açık ve bunu kullanıyor
İlkay soğukkanlı bir şekilde topu Haaland’a bırakıyor ve koşuyu sürdürüyor. Haaland’ın topu geri bırakması sonucunda pozisyon golle sonuçlanıyor
Topsuz oyunda ise her zamanki gibi City’nin ön alanda baskı yapıp rakibi uzun oynamaya zorladığını gördük. Defans oyuncularının hava topu hakimiyeti ise topu hızlıca geri kazanmalarına yardımcı oldu.
City’li oyuncular baskıya 4-2-3-1 şeklinde dizilerek giderken dikkat çeken şey iki kanat oyuncusundan birinin rakip kanat beke yakın markaj uygulaması, diğerinin ise kanat bek ve kendisine yakın olan rakip orta saha arasında durmasıydı
Kaleci ilk pası oynadıktan sonra ise Haaland’ın görevi çok önemliydi. Topa sahip olan stoperle kaleci arasındaki pas bağlantısını keserken, bir yandan da Ben Pearson’ı gölge markaj altına aldı
De Bruyne’nin de sağ orta sahaya yakın markaj yapmasıyla birlikte C. Mepham için sadece 2 seçenek kaldı: uzun oynamak veya sağ kanat beke pas vermek
İlk seçeneği seçen Mepham uzun oynadı fakat Manchester City’li futbolcular amaçlarına ulaştılar ve agresif bir baskıyla topu aldılar
Manchester City yalnızca topa sahipken değil, topsuz oyunda da yaptıkları bilinçli ve planlı presle rakibi manipüle ediyor ve bu da onları özel bir takım yapıyor. Guardiola’nın mentoru Johan Cruyff’un top rakipteyken sahayı olabildiğince dar yapma felsefesini yukarıdaki örnekte de uygulayan City, rakibi kanada yönlendirip bilinçli olarak bıraktığı dar alanda şiddetli presle topu geri alıyor veya rakibi uzun topa zorlayıp 2. topları kovalıyor.
Bu maç aynı zamanda Erling Haaland’ın ikinci lig maçıydı. Kendisi her ne kadar topa yalnızca 8 kez dokunabilmiş olsa da City’e başka bir konuda yardım etti: Derinlik verme ve takım arkadaşlarına alan açma.
İlk gol pozisyonunda da görüleceği üzere Haaland’ın savunma arkasına sarkabileceğinden tedirgin olan Bournemouth savunmacıları geriye doğru çekiliyorlar. Bunun sonucunda ise hatlar arasında De Bruyne ve İlkay’ın kullanabileceği büyük boşluklar oluşuyor. Nitekim de pozisyon golle sonuçlanıyor.
Bu seferki görüntü ise Manchester City’nin Crystal Palace maçından. Rakibin 5-4-1 savunmasına karşı aynı Bournemouth maçında olduğu gibi Walker’ın iç tarafa gelmesiyle 2-2-6 şeklinde dizilen City:
Newcastle unıted 3-3 manchester cıty / 21.08.2022
Peki Manchester City neden bu kadar az gol yiyor? Defans odaklı kadrolarla oynamamalarına rağmen işin hücum kısmında olduğu kadar savunma kısmında da nasıl bu kadar iyiler? Genel olarak maçlarına baktığımızda bunun çok belirgin bir nedeni var: Yavaş atak yapmaları. Yavaş atak yaptıkları için top kaybına henüz topu kaybetmeden hazırlanan City oyuncuları, bu nedenle de topu kaybettikleri gibi gegen-press uygulayarak geri alabiliyorlar. Yani işin hücum ve defans kısmına birbirinden ayrı değil, tam tersine birbiriyle bağlantılı birer parça olarak bakıyorlar. İşte Newcastle maçında yapmadıkları şey de buydu. Maç boyunca normalde yaptıklarından çok daha direkt ve aceleci ataklar geliştirmeye çalışan City, rest-defence yapısını ayarlayamadı. Bunun sonucunda ise top kayıplarında geride çok alan bıraktılar. Newcastle’da ise bu alanları en iyi şekilde değerlendirebilecek, dünya üzerindeki en iyi geçiş oyunculardan biri vardı: Allan Saint-Maximin. Şaşırtıcı olmayacak şekilde de maç boyunca Manchester City sağ kanadına epey zorluk çıkarttı. Maçtaki sorunu fark eden Guardiola maçtan sonra bu konuya değinmeyi ihmal etmedi: ” 3. bölgede daha çok zaman geçirmeliyiz, daha çok paslaşmalıyız, fakat bu zor çünkü Erling (ileriye) gidiyor, Phil de bu agresifliğe sahip. Grealish, Riyad veya Bernardo orada (3. bölgede) daha sakindirler ve bir arada olmamıza yardımcı olurlar. Topu kaybettiğimizde orada oluruz ve onlar (rakip) koşamaz. 3. bölgede yavaşlamadık ve paslaşmadık ve bu da onların (rakibin) Maximin’le atak yapmasına izin verdi” Görüldüğü gibi farklı oyuncuların farklı yatkınlıkları vardır ve teknik direktörün görevi bunları en iyi şekilde harmanlamaktır. Bazı oyuncular topu ayaklarına isterken, bazıları önündeki boş alana ister ve bunun için agresif koşular yaparlar. Bir takımda her iki türden oyuncu da bulunmalıdır. Örneğin bir takımda savunma arkasına agresif koşu atabilecek oyuncu yoksa, o takım yeterli derinliği sağlayamaz ve kendi kendilerine sahip oldukları alanı küçültürler, ki bu da ataklarını zorlaştırır. Manchester City’nin rakipleri bu kadar zorlamasının altında yatan nedenlerden biri de her iki türdeki oyuncuyu amaçlarına hizmet edebilecek şekilde kullanmalarıdır.
Amaç topu değil, rakibi hareket ettirmektir
Guardiola
Manchester City ile ilgili bir başka önemli konu ise ters kanada attıkları ani diyagonal paslar. Oyun kurulumundan sonra sahanın bir tarafında kısa paslarla rakibi o kanada çeken City, ters kanatta kendini çizgide konumlandıran geniş kanat oyuncusu yeterli alanı bulduğunda diyagonal uzun paslarla ona ulaşıyorlar. Bu andan itibaren ise rakibi hazırlıksız yakalayan kanat oyuncusu topu 3. bölgeye taşıyıp gol yolları arıyor. İlkay Gündoğan’ın Manchester City U16 takımına antrenman yaptırdığı bu videoda da aynı şablon gözüküyor:
Bu senaryo Newcastle maçında da gerçekleşti ve deplasman ekibi ilk golü bu şekilde buldu:
Manchester City oyuncuları sahanın sol tarafını overload’luyor (sol tarafa yükleniyor) ve kısa paslarla rakibi üzerlerine çekiyor. Daha sonra İlkay’ın ters kanada uzun topunda topla buluşan Bernardo Silva, doğrudan önündeki boş alanı değerlendiriyor
Newcastle United defansı hala tam olarak yerine yerleşememişken Bernardo’nun ortasında İlkay topu ağlarla buluşturuyor
Wolverhampton 0-3 Manchester Cıty / 17.09.2022
Ligin 8. haftasında Wolverhampton deplasmanına çıkan Manchester City henüz maçın 1. dakikasında De Bruyne’nin Grealish’e açtığı klasikleşmiş ortasıyla golü buldu. 33. dakikada da Wolverhampton oyuncusu Nathan Collins’in kırmızı kart görmesiyle maçı erkenden koparan City 3 puanı 3 golle aldı. Burada dikkat çeken şey ise Manchester City’nin kusursuza yakın oyun kurulumuydu. Oyun kurulumuna sadece defans oyuncularının değil, tüm takımın dahil olduğunu kanat oyuncularının aldıkları geniş pozisyonların oyun kurulumuna katkısı kanıtladı.
Wolverhampton kanat oyuncuları Liverpool benzeri bir tarzda Manchester City stoperlerine baskıya gitti ve bunu yaparken rakip beklere gölge markaj uygulamaya çalıştı fakat City’nin stoperleri ve bekleri arasındaki geniş mesafe buna izin vermedi. Cancelo geniş bir alanda topla buluşurken rakip sağ bek Cancelo’ya baskıya çıkmadı. (Grealish rakip sağ beki pin’lediği için)
Pozisyonun devamında ise Wolverhampton 8 numarası Matheus Nunes, Bernardo’yu bırakıp Cancelo’ya baskı yapmaya gitti fakat Bernardo akıllıca bir koşuyla rakibin kör noktasında topla buluştu
Bernardo önündeki boş alanı kullandı ve Manchester City pozisyon buldu. Bu resimden de Grealish’in rakip sağ beki nasıl pin’lediği anlaşılıyor.
Bu sefer pası veren Ederson
Matheus Nunes’in Cancelo’ya pres yapmasıyla Bernardo yine boştaki oyuncu
Manchester Cıty 6-3 Manchester unıted / 02.10.2022
Gürültücü komşular. Sir Alex Ferguson’ın Manchester City için kullandığı kelimeler bunlar. Geçmişe baktığımızda kırmızılar rakiplerinden önde dursa da şehrin mavi tarafı son yıllarda epey üstün durumda. Yeni teknik direktörleri Erik ten Hag’la bu durumu tersine çevirmek isteyen Manchester United, ligin 9. haftasında Etihad Stadyumu’nda Manchester City’nin konuğu oldu. Yine de ev sahibi ekibe ilk yarıda yanıt veremediler ve devre arasına şok edici bir skorla girdiler: 4-0. İkinci yarı skoru 2-3 deplasman ekibi leyhine olsa da maç 6-3’lük Man. City galibiyetiyle sonuçlandı. Peki Manchester City, United’ın pres şablonundan nasıl yararlandı ve gol pozisyonları buldu?
İlk olarak gözümüze çarpan şey, Manchester United’ın rakibine 4-2-3-1 dizilimiyle önde pres yapmasıydı. Bunun doğal bir sonucu olarak Manchester City stoperleri Ake ve Akanji, ileri uçta oynayan Rashforda karşı 2’ye 1 sayısal üstünlük elde ettiler.
Deplasman ekibi ise bunu kanat oyuncularını içe göndererek engellemeye çalıştı, fakat bu sefer de Cancelo ve Walker boş kaldı. City oyuncuları teknik becerilerinden ötürü maç boyunca bekleri topla geniş alanlarda buluşturabildiler:
Antony, Cancelo’yu bırakıp Ederson’a prese gidiyor fakat Ederson yüksek pas tekniğini kullanıp topu Cancelo’ya ulaştırıyor
Yine Ederson. Bu sefer pası alan ise Walker. Manchester United’ın orta sahada adam adama yaptığı markaj da göze çarpıyor
Ederson bir kez daha modern kalecinin oyun kurulumuna katkısını bizlere gösteriyor ve Antony’nin boş bıraktığı alana topu sakin bir şekilde yolluyor
Manchester United kanatları, baskı yapmazsa bu sefer de ev sahibi ekibin stoperleri geniş alana sahip kaldı. Bu alanları çok iyi değerlendiren Ake ve Akanji, sürekli dribling denemelerinde bulundu ve topu 3. Bölgeye taşıdılar. Burada Manchester City oyuncularının hareketlenmeleri de çok önemliydi. Rakibin orta saha oyuncularının kendilerini sürekli adam adama takip ettiğini fark eden City orta sahaları, topu almak için stoperlere doğru koşmaktansa onlardan uzaklaşarak Manchester United orta sahalarını stoperlere baskı uygulayamayacakları bölgelere çektiler ve stoperlere hem alan hem de zaman yarattılar.
Rashford, Ake’ye olan pas kanalını kapatırken Haaland sahte dokuzvari bir hareketle orta sahaya gelip 3. adam olan Ake’yi buluyor
Rashford, Ake’ye çok uzak olduğu için Bruno Fernandes prese çıkıyor fakat İlkay, Bruno’nun kör noktasına koşu yaparak topla buluşuyor
Topu 3. Bölgeye taşıyan İlkay sol kanatta izole olmuş kanat oyuncusuna pas atıyor
Bu pozisyonda ise Rashford, Ake’nin sahanın diğer tarafıyla olan pas bağlantısını kesmeye çalışıyor fakat Ake önündeki boş alanı kullanıp topu sürüyor
Ake orta sahaya yaklaştıkça De Bruyne kanada doğru koşu yaparak yanındaki McTominay’i de kanada çekiyor ve Ake’ye kullanması için daha çok alan açıyor
McTominay’e karşı 2’ye 1 sayısal üstünlük yakalanıyor. McTominay, Ake’den topu çalmaya çalıştığında ise Ake, De Bruyne’ye oynuyor ve o da topu 3. Bölgeye taşıyor
- gol diğer pozisyonlarda olduğu gibi Manchester City’li oyuncuların, United’ın orta sahadaki adam adama presini avantaja çevirmeleriyle geliyor. Bu golde Manchester United sağ beki Diogo Dalot’un da hatasının olduğunu söylemek mümkün çünkü orta sahaya düşen Jack Grealish’i takip etmiyor.
Manu orta sahaları rakip oyunculara yakın markaj uygularken Grealish orta sahaya gelip pas opsiyonu yaratıyor ve Diogo Dalot tarafından takip edilmediği için de topu geniş bir alanda alıyor
Eriksen, Grealish’e gitmek için De Bruyne’yi bırakmak zorunda kalıyor. Bunu gören Grealish topu De Bruyne’ye atıyor
De Bruyne half-space bölgesinden Haaland’a alışık olduğumuz paslarından birini atıyor ve Manchester City Haaland’ın vuruşuyla 3. golü atıyor
Maç boyunca gördüğümüz diğer bir şey de Bernardo Silva’nın bek ve stoper arasına attığı savunma arkası koşularıydı. Jack Grealish’in geniş pozisyonundan dolayı Diogo Dalot ve Raphael Varane arasında sık sık boşluk açıldı. Bu boşlukları iyi değerlendiren Bernardo’yu, McTominay takip etmekte zorlandı ve ev sahibi ekip bu sayede sık sık pozisyonlara girdi.
Grealish, D. Dalot’u çizgiye pin’liyor. Açılan boşluğu fark eden Bernardo boş alana kat ediyor. Kevin De Bruyne’nin isabetli pasında maviler maçın ilk dakikalarında öne geçme şansı yakalıyor
- dakikada aynı senaryo bu sefer 3. bölgede gerçekleşiyor. Sağ bekin bir anlık tereddütünü iyi değerlendiren Bernardo, half-space bölgesinde topla buluşup içeriye orta açıyor fakat Foden pozisyondan yararlanamıyor.
Görüldüğü gibi pozisyon bilgisi bu kadar üst düzey olan bir takıma karşı adam adama savunma pekte mantıklı olmayabilir, her ne kadar Manchester United bunu sadece orta saha oyuncularına uygulamış olsa bile. Oyuncuların oyun aklının fazla olması ve bu yüzden de çok rahat bir şekilde pozisyon değişimlerini yapabilmeleri de rakibin işini epey zorlaştırıyor. Oyun kurulumunda ise defans oyuncuları ve kaleci Ederson’un ortalamanın üstünde bir tekniğe sahip olması, kanat oyuncularının geniş ve ileride durması, Manchester City’ye önde baskı yapmaya çalışan takımların hatları arasında geniş boşluklar oluşmasına neden oluyor.
Manchester Cıty 4-0 Southampton / 08.10.2022
Alanı kullan. Yoksa da kendin yarat. Manchester City’nin maçlarına baktığımızda topu 3. Bölgeye taşırken aslında çok basit bir amaçları olduğunu görürüz: Boştaki oyuncuya topu ulaştırmak. Yazının üst kısımlarında da görebileceğiniz gibi rakibin pres şekline göre bu boş oyuncunun kim olduğu değişkenlik gösteriyor. Peki boşta oyuncu yoksa? O zaman onu kendin yaratırsın. Aynı Southampton maçında olduğu gibi.
İki takım kağıt üzerinde şu şekilde dursa da maçta Manchester City’den 4-2-3-1 dizilişi görmedik, Cancelo’yu yani boştaki oyuncuyu topla buluşturmaya çalışan bir yapı gördük.
Maçtan sonra iki takımın da hücum yönlerine bakıldığında mavilerin daha çok sol tarafı kullandığını görmemiz tesadüf değildi. Maç boyunca oyun kurulumuna kaleci Ederson’u da dahil eden, Akanji’nin ortaya doğru gelmesi ve Cancelo’nun daha ileride pozisyon almasıyla 4-4-2 şeklinde pres yapan Southampton’un çift forvetine karşı geride 3’e 2 sayısal üstünlük eden Manchester City bu şekilde ilerideki oyuncular için yarattı. Gelin bunu nasıl yaptıklarına maçtan bazı görüntülerle bakalım.
5. dakikadaki bu pozisyonda Ederson’un sol stoper gibi oynadığını görüyoruz. Bu da Cancelo’nun ileri gidebilmesine olanak sağlıyor. Cancelo’nun pozisyonu birazdan göreceğimiz üzere çok önemli. Kendini rakip sağ kanat ve rakip sağ bek arasında konumlandıran Cancelo kendine zaman ve alan yaratıyor
Rakip sağ bek Walker-Peters, Cancelo’ya çıkışında zamanlamayı ayarlayamıyor (Cancelo’nun konumuyla da alakalı) ve bunun sonucunda Cancelo’ya ileriye pas atacak kadar zaman kalmış oluyor. 3. adam kombinasyonuyla yüzü rakip kaleye dönük olan Bernardo Silva’ya ulaşılıyor ve ilk baskı hattı kırılmış oluyor. Pası attıktan sonra ileriye agresif bir koşu atan Cancelo topu geri alıyor fakat pozisyon iyi değerlendirilemiyor. Aynı zamanda sağ bekin çıkışından dolayı oluşan boşluğu kapatmak için sağ tarafa doğru kayan Southampton savunmacıları Mahrez’i diğer çizgide bomboş bırakıyorlar
City savunmacılarının rakip forvetlere kurduğu sayısal üstünlüğü engellemek için Southampton sağ kanadı S.Armstrong sık sık Ake’ye çıkmak zorunda kaldı. Resimden de görüleceği gibi Armstrong’un Cancelo’yu boş bıraktığını gören Ake, Ederson’a Cancelo’ya pas atması için işaret yapıyor
Topu alan Cancelo topu doğrudan rakip yarı sahaya taşıyor
Yine benzer pozisyon. Bu sefer de B. Silva, Cancelo’yu işaretleyen oyuncu
Fark edebileceğiniz gibi bu kadar akıcı bir oyunun oynanmasında oyuncuların aralarındaki iletişimin de inanılmaz bir payı var. Yukarıdaki gibi işaretlemeler basit şeyler gibi gözükse de sahada oyuncuların karar verme becerisine katkıda bulunuyor ve işlerini kolaylaştırıyor. Oyuncuların da maç içinde birbirlerini bu şekilde yukarıya çekmeleri maçtan kopmamak adına da çok önemli.
Son olarak Manchester City’nin topsuz oyununa bakacak olursak birçok maçta yaptıkları gibi 4-4-2 şeklinde rakibi karşıladıklarını görüyoruz. De Bruyne’nin orta sahadan ayrılıp ileri hatta gelmesi ve kanat oyuncularının geriye düşmesiyle oluşan bu yapıda, öndeki ikiliden topa daha yakın olan stopere baskıya giderken, aynı zamanda stoperle defansif orta saha arasındaki pas bağlantısını da koparıyor ve sahayı ikiye bölerek rakibin oynayabileceği alanı küçültüyor.
Sol stopere baskıya çıkan De Bruyne gölge markaj uyguluyor ve Diallo’ya açık olan pas kanalını kapatıyor. Bunu yaparken rakibi de sahanın sol tarafına yönlendiriyor ve pas seçeneklerinin sayısını aşağı çekiyor. Diğer pres şablonlarıyla kıyasladığımızda amacın her zaman aynı olduğunu görüyoruz: Rakibin sahip olduğu alanı mümkün olduğunca küçültmek.
Manchester Cıty 3-1 Brıghton / 22.10.2022
Ön bilgi. Rakipler hakkında ön bilgi elde etmek, geçmiş maçları analiz etmek daha iyi bir hazırlığa ve neyle karşılaşılacağının bilinmesine olanak sağlar. Günümüz futbolunda, teknolojik imkanlardan dolayı rakip analizi çok daha kısa sürede yapılabilmektedir. Bu yüzden de birçok takım rakip takımı şaşırtmaya yönelik hamleler yapmaya çalışmaktadır. Rakibin beklendiği gibi oynamadığı durumlarda hızlıca duruma adapte olup yeni çözümler üretilebilmelidir. Bu durumun güzel bir örneği ise ligin 13. haftasında Etihad Stadyumu’nda oynanan maçta karşımıza çıktı. Brighton, Manchester City maçına kadar son 4 maçında hiç galibiyet alamazken bu maçlarda rakiplerine epey zorluk çıkardı. Yeni teknik direktörleri Roberto De Zerbi’nin de hayranı olduğu Pep Guardiola’nın Manchester City’siyle karşı karşıya gelen Brighton, henüz maçın başında ev sahibi ekibe kolay lokma olmadığını gösterdi. Brighton geriye çekilip rakibi 1. bölgede karşılamak yerine önde baskı yapmayı tercih etti. Bunu katı bir adam adama savunmayla yapan Brighton, yalnıza Ederson’u boş bıraktı. Bu durumu maçtan sonra esprili bir dille açıklayan Guardiola, şunları söyledi: ”Onlar (Brighton) adam adamaydılar. Biri sizi tuvalete kadar takip ederken nasıl iyi top dağıtımı yapabilirsiniz? Hiç boşluk yok. Nereye gidersen git, seninle gelirler. Tuvalete gidebilen tek oyuncu Ederson’du. Erling’e daha direkt oynamak zorundaydık.”
Henüz maçın 1. dakikasında Brighton, bizlere maç boyunca yapacağı adam adama savunmanın ipuçlarını verdi.
Maçın 6. dakikasında Brighton’da Danny Welbeck bir çarpışma sonucu yerde kalıp sakatlanınca oyun durdu. Rakibin defansif anlayışını erkenden fark eden Guardiola ise çözümü bulmuştu. Ederson, B. Silva, E. Haaland ve R. Dias gibi oyuncuları yanına çağıran Guardiola rakibin savunma arkasında alan bulabilmek ve Ederson’un sahip olduğu zaman ve alanı kullanabilmek için oyunculara talimatları verdi. Bu dakikadan itibaren Haaland’ın orta sahaya geldiğini ve Brighton stoperi Lewis Dunk’ın onu saha boyunca takip ettiğini gördük. Manchester City 8 numaralarının (KDB ve B. Silva) ise açılan boşluğa agresif koşular yapmasıyla birlikte ibre ev sahibinden yana dönmeye başladı.
Oyun durduktan ve Guardiola talimatları verdikten 10 dakika sonra Haaland’ın derine indiğini ve Brighton’da 3’lü stoperin ortasında oynayan Lewis Dunk’ın onu takip ettiğini görüyoruz
Yine aynı mantık geçerli fakat bu sefer oyuncular farklı. Bernardo ve De Bruyne’nin aldıkları pozisyondan dolayı Haaland’a doğrudan pas kanalı açık
Bernardo ve De Bruyne derinde pozisyon aldığı için markajcılarını da çekiyorlar. Bu sebeple Haaland’a alan açılıyor.
Maçta sıklıkla gördüğümüz bir diğer aksiyon ise De Bruyne’nin savunma arkası koşularıydı. Bu aksiyonlardan ev sahibi ekip gol bulamasa da atılacak olası bir pasta KDB kaleciyle karşı karşıya kalabilirdi
Bu pozisyonda Haaland’ın derine inmesi sonucu oluşan alana koşu yapan KDB’yi Haaland görüyor fakat pası atamıyor
Manchester City’nin ilk golü ise bizlere Erling Haaland’ın ne kadar özel bir oyuncu olduğunu gösterdi. Haaland-Bernardo-De Bruyne rotasyonuyla maç boyu boşluk yaratmaya çalışan City’nin ilk golünde Haaland’ın atletizmi tek başına yetti. Boşluğu kendi yaratıp kendi değerlendiren Haaland, takımını 1-0 öne geçirdi. Golde kanat oyuncularının aldığı geniş pozisyon da önemliydi. 3’lü defansın kenar stoperlerini kanatlara çekerken, Haaland’a alan yarattılar.
Mahrez ve Grealish’in rakip kenar stoperleri kanatlara pin’lemesi ve Haaland’ın derine inmesiyle normalde Lewis Dunk’ın olması gereken yerde alan açılıyor
Brighton’ın kalecisi doğal olarak pres yapamadığı için Manchester City’nin 11’e 10 üstünlüğü var ve boştaki oyuncu Ederson. Ederson yüksek pas tekniğini kullanıp savunma arkasına harika bir pas atıyor. Haaland hızını konuşturup kaleciyi de geçerek golü atıyor
Görüldüğü gibi Manchester City rakibi analiz edip rakibin taktiklerini kendine leyhine kullanmada ustalaşmış bir takım. Bunu maç içinde de yapabilmeleri ve her zaman bir B planlarının olması rakibi de yeni çözümlere itiyor.
Borussıa Dortmund 0-0 Manchester Cıty / 25.10.2022
Şampiyonlar liginde gruptan 1. olarak çıkan Manchester City buna rağmen iki Borussia Dortmund maçında da zorlandı. Rakibin 4-5-1/5-4-1 orta blok savunmasını aşmakta zorlanan City, ikinci maçın ikinci devre arasında ise yaptığı değişikliklerle belki de rakibe en çok üstünlük kurduğu devreyi yaşadı. Bu 45 dakika içinde bir de penaltı kaçıran maviler deplasmandan 3 puan alma şansını kıl payı kaçırdı. Peki ilk yarı ve ikinci yarı arasındaki fark neydi? Guardiola hangi değişiklikleri yaptı?
Maça yukarıdaki gibi çift forvetle başlayan Manchester City’de top orta bölgeye geldiğinde Cancelo’nun ileri hatta çıkması, Stones’un içe doğru kayması ve İlkay’ın da Rodri’nin yanında durmasıyla 3-2-5 yapısı oluştu. 5v4 sayısal üstünlüğü engellemek için ise K. Adeyemi zaman zaman Cancelo’yu derine kadar takip etti ve Dortmund bu anlarda 4-5-1 düzeninden 5-4-1’e geçti.
Foden içe doğru gelip kanatta Cancelo’ya alan açıyor. Boşluğu kapatmak için derine inen Adeyemi’yle birlikte Dortmund 5-4-1 yapısı oluşturuyor ve City’nin 3. bölgede sayısal üstünlük kurma çabasını engelliyor
Fakat Edin Terzic’in tercih ettiği bu yapının doğal dezavantajları da vardı. Dortmund’un kalabalık orta sahası her ne kadar City’nin ortadan rahat bir şekilde penetre etmesini engellese de ön hattaki oyuncu azlığından dolayı mavilerin stoperleri fazla zaman ve alana sahipti. Moukoko tek başına 3 stopere pres yapamayacağından maç boyunca City stoperleri geriden rahat bir şekilde top çıkarabildi. Burada sorulması gereken soru bu topların kime gitmesi gerektiğiydi ve bu sorunun cevabının farkında olan Guardiola ikinci yarıda yaptığı değişikliklerle ipleri eline aldı.
Süle’nin kendini iç tarafta konumlandırdığı bazı pozisyonlarda Adeyemi’nin Cancelo’yu takip etmemesi dikkat çekiyordu. Bu sebepten dolayı ceza sahasına yakın bölgelerde Cancelo ilk yarıda sık sık topla buluştu
Süle’nin içte konumlanması ise tesadüf değildi. Phil Foden, Süle’nin dikkatini çektikten sonra ortaya doğru giderek Süle’yi ortaya pin’liyordu. Bu anlarda ise açılan alanın farkında olan Cancelo savunma arkasına devamlı koşular attı. Adeyemi’nin de takip etmemesiyle ilk yarıda sık sık aynı pozisyon ortaya çıktı
Yine aynı aksiyon. Foden ve Süle içeride, Adeyemi olası bir ara pası takip edebilecek durumda değil. Dikkat çeken şey Ake’nin bomboş olması. Üstte belirtildiği gibi bu Dortmund’un seçtiği pres şeklinin bir sonucu
Her ne kadar Manchester City, Cancelo’yu sık sık tehlikeli bölgede topla buluştursa da Cancelo bu pozisyonları iyi değerlendiremedi. Sağ ayaklı olması nedeniyle top kendisine geldiğinde topu yavaşlatmak zorunda kalan oyuncu, bu anlarda hızını düşürdüğü için Adeyemi’nin kendisine yetişebilmesine ve açığını kapatabilmesine yol açtı. Bu durumu fark eden Guardiola yaptığı iki değişiklikle birlikte sol ayaklı ve daha süratli olan Phil Foden’ı oraya koydu ve atılan ara paslarından sonra temponun düşmemesini sağladı. Böylece top 3. bölgeye geldiğinde ataklar yavaşlamamış oldu.
2. yarıda kadrolar bu şekildeydi
Manchester City, iki oyuncu değişikliğiyle birlikte 4-3-3 düzenine dönerken, Borussia Dortmund’da herhangi bir değişiklik olmadı
Toplu oyundaki 3-2-5 yapısını değiştirmeyen Manchester City’de şablon değişmezken oyuncuların rolleri değişti. Rodri’nin yanına sağ beke geçen Stones gelirken, İlkay kendini oyuna yeni giren Bernardo gibi half-space’te konumlandırmaya başladı. Foden da ilk yarının aksine kendini kanatta, daha geniş oynarken buldu ve Cancelo gibi sürekli savunma arkasında koşu attı
Bu pozisyonda da görüleceği üzere Foden gibi güçlü ayağı sol ayak olan Bernardo da zaman zaman kendini kanatta konumlandırıyordu. Bu anlarda Foden, ilk yarıdaki gibi half-space’te Süle’yi manipüle etmekle görevliydi
Mahrez’in kaçırdığı penaltıdan önceki pozisyonda ikinci yarıdaki oyuncu değişikliklerinin neden yapıldığı daha net gözüküyor. Süle topa sahip olan Bernardo’ya çıkarken savunma arkasında Belingham’ın da eliyle gösterdiği gibi boşluk oluşuyor. Adeyemi sahayı scan’lemediği (taramadığı) için ilk yarıdaki gibi koşuyu geç fark ediyor. Foden açılan boşluğa süratle kat ediyor ve top güçlü ayağına geldiğinden vakit kaybetmeden ceza sahasına orta açıyor. Pozisyonun devamında Manchester City penaltı kazanıyor.
Manchester City stoperlerinin maçta çok fazla alana ve zamana sahip olduğundan bahsetmiştik. Bu alanlara topu sürdüklerinde ise başka bir aksiyon gerçekleşiyordu:
Bu pozisyonda topa sahip olan Ake ileriye doğru dribbling yapıyor. Normalde Bernardo’yu tutması gereken Adeyemi mecburen Ake’ye baskıya gidiyor ve Bernardo boş kalıyor. Ake’nin pası sonucu Bernardo çizgide topla buluşuyor
Manchester City ön hatta 5’e 4 sayısal üstünlük elde ediyor. Süle alanını terk edip Bernardo’ya giderken half-space’te büyük bir boşluk oluşuyor. Foden, City’nin diğer 8 numaralarından da alışık olduğumuz half-space koşularından birini atıyor ve deplasman ekibi tehlikeli bölgede pozisyona girmiş oluyor
Fark edebileceğiniz gibi maçlarda böyle küçük detaylar sonucu belirliyor. Bir oyuncunun hangi ayağının daha güçlü olduğu bile neredeyse fiziksel özellikleri kadar belirleyici bir şey. Maçın anlık temposu buna bağlı olabiliyor. Maç anında buna dikkat edip gerekeni yapabilmeleri de Manchester City teknik ekibinin ne kadar özel olduğunu bir kere daha gözler önüne seriyor.
Aston Villa’dayken teoride solda oynuyordum, ama gerekli olduğunu görürsem pozisyon değiştirme yetkim vardı. Pep Guardiola’yla durum farklı. Bana özgür hissetmemi söylüyor, ama yapılandırılmış bir şeklin içinde, sahada belirli bir pozisyonla… Onunlayken sol kanatsanız, o zaman solda kalırsınız. Ama şikayet etmezsiniz, çünkü o en iyi teknik direktör…
Yukarıdaki sözler Jack Grealish’e ait ve birçok şeyi açıklıyor. Okumuş olduğunuz maçlardaki görüntülerden fark ettiyseniz her oyuncunun önceden belirlenmiş kesin rolleri olduğunu görürsünüz. Bu birçok insan tarafından karşı çıkılan bir durum olsa da Guardiola’nın da daha önce demiş olduğu gibi aslında oyuncuların pozitif yönlerini öne çıkaran ve negatif yönlerini gizleyen, oldukça etkili bir sistem. Örnek vermek gerekirse kanat oyuncularımızın dribbling yapmakta etkili, adam eksiltme becerisi yüksek olan oyuncular olduğunu düşünelim. Mantıken amacımız onları rakip bekle 1’e 1 bırakmak olacaktır. Böylece rakibi geçen kanat oyuncumuz hızlıca ceza sahasına girecek ve takımı adına gol pozisyonu yaratmış olacaktır. Amaç, oyunculara kendi yeteneklerini sergileyebilecekleri, eksikliklerini ise gizleyebilecekleri bir ortam yaratmaktır. Manchester City takımının temel mantığı da budur. Pozisyon disiplininden yoksun oyuncularla bu oyunun oynanması imkansızdır. Oyuncular üzerinde bu disiplinin nasıl yaratıldığı ise teknik ekiple alakalıdır. Futbolcularla olan ilişkiler çok önemlidir çünkü onları bu oyunun onlara fayda sağlayacağına ikna etmek gerekir. Bir oyuncu bile ikna olmazsa takım oyunu bozulur ve oyuncular ahenk içinde hareket edemez. Barcelona’dayken Guardiola ile çalışmış olan futbol efsanesi Thierry Henry de bu konudan dolayı başı belaya girmiş oyunculardan biri. Aşağıdaki videoda Guardiola’yı dinlemediği bir maçta başından geçenleri anlatıyor. Guardiola’nın onu gol atmasına rağmen devre arasında oyundan alması, bu konuda ne kadar katı ve net olduğunu gösteriyor:
Oyuncular bu disipline artık sahip olduklarında ise görev teknik ekibe düşüyor. Rakip maçları dikkatlice analiz edip, buna uygun bir taktik oluşturmaları ve kendi oyuncularının pozitif yanlarını ön plana çıkarmaları gerekiyor. Bir nevi oyuncuların maç içindeki sorumlulukları azalıyor ve ortaya çıkması muhtemel problemler maçtan önce çözülmüş oluyor. İşler yolunda giderse maçın kontrolü ele geçiriliyor ve rakip takıma üstünlük kuruluyor. Kaosun minimuma indirildiği bu oyun planı, satranç büyük ustası Garry Kasparov’un da dediği gibi maçları adeta bir satranç oyununa çeviriyor:
Congrats to @ManCity and my friend Pep Guardiola, who collects titles everywhere he goes and is one of the few exceptions to my rule about not comparing other sports to chess. He’s a true Grandmaster!
— Garry Kasparov (@Kasparov63) May 12, 2019
1985 yılında dünya şampiyonluğunu kazandıktan sonra 1986,1987,1990,1993 ve 1995 yıllarında ünvanını korumuş olan Garry Kasparov’un, Manchester City menajerini ”Grandmaster” olarak tanımlaması da Guardiola’nın taktiksel zekasını bir kez daha kanıtlar nitelikte.
Sonuç
Manchester City’nin oyun tarzı kimilerine göre yavaş ve sıkıcı olsa da özellikle uzun lig maratonunda işe yaradığı yadsınamaz bir gerçek. Pep Guardiola’nın geldiği günden beri ligi birçok defa kazanmış olan Manchester City ise bu sezon gözünü başka bir yere, Şampiyonlar Ligi’ne dikmiş durumda. Avrupa’nın en büyük kupasını bir türlü kazanamayan Maviler artık şanssızlıklarına son vermek istiyor. Takıma bu sezon katılan ve fırtına gibi bir başlangıç yapan Erling Haaland takviyesiyle, Avrupa’nın zirvesinin yine en iddialı takımlarından biri olan Manchester City, bir yandan da ligde Arsenal’le mücadele etmek zorunda. Benzer oyun tarzına sahip iki ekip şu ana kadar ligi zirvede götürdüler. Guardiola’nın taktiksel becerisi ve oyuncularının yüksek kalitesi sezon sonunda onları nasıl bir yere getirecek tahmin etmek zor fakat yine zirveye yakın bir yerde olacakları kesin.